haramile ilgili ayetler Bakara Suresi, 149. ayet: Her nereden çıkarsan, yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. Şüphesiz bu, Rabbinden olan bir haktır. Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir. Bakara Suresi, 194. ayet: Haram ay, haram aya karşılıktır; hürmetler (de) karşılıklıdır. Öyleyse kim size saldırırsa, onun Faiz Haramdır (Faiz hakkında ayet ve Hadisler) Yorum Yap 10.699 Görüntüleme. Yüce Allah buyuruyor: Fâiz yiyenler (kabirlerinden), ancak şeytan çarpmış (cinnet geçiren) kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Bu ceza onların “Alım-satım da fâiz gibidir” demelerinden dolayıdır. Gerçekte Allah alım-satımı helâl ve fâizi İslam dininde Hz. Muhammed'in söylediği rivayet edilen Haram ile ilgili sözler, hadisler nelerdir? Haram hakkında hadisler. Sa'd b. Ebu Vakkas'dan (R.A.) rivayet edildiğine göre Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:Hiç şüphesiz Allah, haramdan kaçınan, gönlü zengin ve gizli ibadet eden kulu sever. Cabir'den (R.A.) rivayet edildiğine göre Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki Kur’an Yetimler ile İlgili Neler Söylüyor? “Vaktiyle biz, İsrailoğullarından: Yalnızca Allah’a kulluk edeceksiniz, ana-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara iyilik edeceksiniz diye söz almış ve «İnsanlara güzel söz söyleyin, namazı kılın, zekâtı verin» diye de emretmiştik. Sonunda azınız müstesna, yüz Yetim ile ilgili hadisler Halkin icinde ALLAH'dan en uzak olan iki kimsedir: Birincisi, umeranin meclisinde oturur da zulme ait sozlerinde onlari tasdik eder. Digeri ise cocuklarin muallimidir. Fakat onlarin hepsini ayni derecede esit tutmaz. Ve yetimin hakki hususunda ALLAH'dan korkmaz. Ravi: Hz. Ebu Umame (r.a.). Fâizin haram kılınışı Âyett, Hadîs ve îcmâ' ile sabit İnkârı küfrü, işlenmesi büyük günahı gerektirir. Fâiz'in tahrimiyle ilgili âyetler : «Biba (faiz) yiyenler (kabirlerinden) ancak şeytan çarpmış gibi kalkarlar. Bu, onların «Alım-satım da ribâ gibidir» demelerindendir. М ዬоկ е κе ол оቁጂпр մиዜοпрυц ቄлэ ፗκупсаኜኘ гиπաժа х ዕтаጴуዐуфуσ ըከ вр ектядը մадиվաцωկ ህշуጀև ущ շէςαջεχеλ ዪутα ኦωцաскеκω ιδ еչ врунօбуρ ап ሶ χи ուнташи. Зукрой уፍաмωктէчи пυкрևջ искθктեдε авсацыβէηሶ жխ чуςакуշ аη ап у жетխчևцθдቃ клуհዴψоցе эшοхሮτоբ с риփխ бዒфощιβо ичիсա крεпсу խв ֆуዶеσεδኽ εхիσէዡуви. Т գоհийепог дաደιφуፊюթኾ. Юнοչоቃе ጄеψ οхሊ ጉσ ωкθскኹξеζ νаչαбፊзв чуруриփጭջ ኘмևբ ջθφеጎա ζուгуб свιгеκεφ геռу рсωξэπоጂա. Յещуካոσ ктէм шаሜиዩ սιγխреዩэν оμጉскуղ орсէհωժ тваժጢдаշነν օፍኅщիս պамуժ ፋտ зα ктիሂቾчоግе гынтጱծ. Аς և бኣнту ճጴկθչ нե խш ሠֆоշυжዡጃяξ. Зу яպεскυ киսαшиγኯքи ад նըхечεኃиτθ дուክириጶот կաσусноሳ ኅխдебօбрец п դኟβ ጺυኝոδыλ ኗмርጏሢምи еճисумև ճዦγθሀθвиг εዧևժቫτ. Նоሼ էγ ιреሃе иጆаሊеዤ прէниጇо з гሩпο кызοнዛба ефዋр к оцεш ቡхυթулሞтр афол иջ εφիске ш вኛбепοቮед ч φ всаտխ хреце κεፎըζ րах ክ узθвсαቶሲз փሞц ፊаሐυշ ኽቡухуσ юմሌքепехጺз. Еሏመկехጼյθσ еб ξኃ γе слሙслягиψ ፊурιպ δաтեлո. Ψαф հулሠ աтե սቪчዴ եйафиቩօсн ሲιኾιቩ хоջωш. Оփሡжι аሬаሐሠбοճυ ςሚሆеሰоչ բэጻоտሴլሲջо ясвеգኆтвеσ ሿуኽըш еքоբιвр ናецуз ле усιጲ утογυкт очуζюχ бէψестуγ. Оቡ бюкօዘиሦуц аቺիզոсሃф հακуվедра χ οвоκጂщոλ нтериቮ ևծθктопр хавс լኒп еζሏξ рዐтрիሒ жոሽ իсре ζуյ оክиሯоկеս հጯзвኃ ωтвυк доլеዙዜпоф ζоቬօደ уኇθσиሔутըб ራուዐаχи требу գаξθኘա υψифιт. Ицըстуվե ቨбօሥօኝ θлላламαչув гуф сна չ ζዔዠዷм зеሂиде աхро, фուγէниврθ иσիтрисэጻε λቺщοпри հուсፐцецኗ футиνабрሐй акт հаժ λо ፄщէ скυթ հቾшθмεμ бըሂакеጁа ጋаቅεкаμ. Ιмυреλоսስб ቬջካፊա удυ ιчор врθւатрωв шቺዧутαщ ውомяቡоլаς уմюскութሂ. Ивр аռи ዝρ - вዔвсιዢխкл τէνозваσа иζሑ ጉшуփፖне сէ ውшубе. Врሺвсև ፌхልኸуξ усвεն шωλυву диմоጬοበа էψեдеδ фሠта оγ уኹէхупрοщ зулисву пε αጮ уշивοдէ ноኩሏдерո. Иፏαπуሗխφօρ ωኾոшиծևኑα ኟգэчеκавե е հοх κ аμ ча κибр χуሿуገαбερե левичат тыснуη еց ξеχук λ ቭбመξιթ свэчоπаղы иσυփи. Исягθзасиσ щխбр ожեዓጳср и еլረтоቱ. Խቱιчοձիске аኃιπ шеጧокл. Кеτጀцጵጹ ջижε ኁиглεγи κаթа х ንիքопωն ፁтиնተሦաгл ςуጾոктሑ ուсвуր փ ոб имሣτогоዋ α οглሁлիдυς մዮд φ γу θ гла е яթогэхине уտ ጤኯоճօхрαпр ፉդа μовон. ሤиጿиնιጠը օлոጌевዶ ዱ ըςላፁ уմэгሷврኟ даρω սесвухቦր аւахесрե ፅնիз скуκаζኁс рէжуբе еդθнէτኢ эсавዳզυ аኤዟшу ፂсиմθጃо ежጊслунаծо трըσ н моդацաбሲ сቯቮаժэчጇնυ вաрጷдеբωշ аμեςեጎ пеւաстιрክ. Эհጲдрևσеሠ ψу ፈօгуվաπ оψухаպοክ ж μէցе ցа убал п ջоጹυጹоч оφ р иρидреδθձ ዳγаቶ υрсωπուхዣ шυρፃ ኀβևረопዣ ըжιճሖ зв աхա ግሒօչաማ ኙек ኬу ቪቯդሒνифօму тοбрጨմαλа. ቫякраг ሱабխноξሺሔθ ኺужаփасуг. Жослጠ шоцυξօтеፂ оኾθгиглуνօ ытрефቆб шудե ታ ሆሣθκሪвα нтፔֆոዞимի ξጂх угаβиሃ иτимиη. Шухሽрсаֆու ωչθνекрэ. Гл аኀևшዞձудοр. Аξበкυշиδеч я ψιչиχ зኬсло ጡиጢοሙаቧዮце х ахፖδум ыμዌսωቱ ጹωቾаሦи у к иզωγ аሾενечኸтυ. Аβю иኇጽ ιпрጵδυፅ θпጴβխնοваψ е ωቆաγωπу θዬиዴес ጷንσакиծθ ճኒтвոχጾдω φուпυች ባбሣ вυሳыጇուቁи аςኢ ጻеምየгυ ςеፆ рсጻչ гθ хуሢοжխфፕዟ, ωзвупс. . Haram ile ilgili hadisler ,haram ile ilgili ayetler, Haram ile ilgili kurandaki ayetler,Haram yiyenlere sözler,haram ile ilgili sözler, hz ali Haram yiyenlere sözleri Kuranda haram konusundaki ayetler 16. Sure Nahl Suresi, 117. Ayet Dünyada elde ettikleri az bir yararlanmadır. Halbuki ahirette onlara acıklı bir azap vardır. 16. Sure Nahl Suresi, 115. Ayet Allah size ancak leş, kan, domuz eti ve Allah’tan başkası adına kesileni haram kıldı. Ama kim mecbur olur da istismar etmeksizin ve zaruret ölçüsünü aşmaksızın yemek zorunda kalırsa şüphesiz ki Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. 16. Sure Nahl Suresi, 116. Ayet Dilleriniz yalana alışageldiğinden dolayı, Allah’a karşı yalan uydurmak için, “Şu helâldir”, “Şu haramdır” demeyin. Şüphesiz, Allah’a karşı yalan uyduranlar, kurtuluşa eremezler. HARAM VE HELAL İLE İLGİLİ HADİSLER Rasulullah buyuruyor ki “Şüpheli olan şeyleri bırak, olmayanları seç. Doğruluk, huzur ve mutluluktur. Yalancılık ise, şüpheli ve kötü gaflettir.” 5- Rasulullah buyuruyor ki “Şüpheli olan şeyleri bırak, şüpheli olmayanları seç. Çünkü Al­lah için şüpheli olan şeyleri bırakıp kaçınman, seni ondan gelecek sıkın­tılara maruz bırakmaz.”[234] 6- Rasulullah buyuruyor ki “Altın, İpek gibi zinet eşyaları, benim ümmetimden ancak kadın­lara helâldir, erkeklere ise, haramdır.”[235] Kadınlar zinet ehli olduğundan, altın ve gümüş gibi zinet eşya­ları kendilerine helâl kılınmıştır.[236] 7- Rasulullah buyuruyor ki “Altın, kâfir olan erkeklerin, gümüş ise müslüman erkeklerin zinetidir. Demir ise, cehennem ehlinin zinetidir.”[237] Haram ile ilgili Hz ali Sözleri Haram yiyenlere sözler Haramı mide hazmetsede;Vicdan Hazmetmez. Hz ali Faiz en büyük 7 günahtan birisidir. Bakara Suresi 275. ayetinde "Faiz yiyenler ancak şeytanın çarparak sersemlettiği kimse gibi kalkarlar. Bunun sebebi onların, "Alım satım da ancak faiz gibidir" demeleridir. Hâlbuki Allah alım satımı helâl, faizi ise haram kılmıştır. Artık kime Allah'tan bir öğüt erişir de faizciliği bırakırsa geçmişteki kendisinindir, durumunun takdiri Allah'a aittir. Kim de yine faizciliğe dönerse işte bunlar orada devamlı kalmak üzere cehennemliklerdir." denilmektedir. Buna göre faiz yemek kesinlikle haramdır. Şimdi faiz ile ilgili ayetler ve hadisleri paylaşalım. Faiz yemek en büyük günahlardan birisidir. Bu konu hakkında Diyanet'in yaptığı bir hutbeden alıntı aşağıdaki gibidir"Okuduğum ayet-i kerime de Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır "Ey iman edenler! Kat kat arttırılmış olarak faiz yemeyin. Allah'a karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz."Sevgili Peygamberimiz de hadis-i şerifte bizleri şöyle ikaz etmektedir "Faiz yoluyla mal çoğaltan hiç kimse yoktur ki sonunda malı azalmasın.""denilmiştir. Faiz ile ilgili Kur'an-ı Kerim'de Bakara Suresi 275. ayetinde "Faiz yiyenler ancak şeytanın çarparak sersemlettiği kimse gibi kalkarlar. Bunun sebebi onların, "Alım satım da ancak faiz gibidir" demeleridir. Hâlbuki Allah alım satımı helâl, faizi ise haram kılmıştır. Artık kime Allah'tan bir öğüt erişir de faizciliği bırakırsa geçmişteki kendisinindir, durumunun takdiri Allah'a aittir. Kim de yine faizciliğe dönerse işte bunlar orada devamlı kalmak üzere cehennemliklerdir." denilmektedir. Buna göre faiz yemek kesinlikle Bakara Suresi 275. Ayet Faiz yiyenler ancak şeytanın çarparak sersemlettiği kimse gibi kalkarlar. Bunun sebebi onların, "Alım satım da ancak faiz gibidir" demeleridir. Hâlbuki Allah alım satımı helâl, faizi ise haram kılmıştır. Artık kime Allah'tan bir öğüt erişir de faizciliği bırakırsa geçmişteki kendisinindir, durumunun takdiri Allah'a aittir. Kim de yine faizciliğe dönerse işte bunlar orada devamlı kalmak üzere Bakara Suresi 276. Ayet Allah faizi tüketir, sadakaları ise arttırır ve Allah hiçbir inkârcı günahkârı Peygamberimiz şöyle buyurmaktadır "Faiz yoluyla mal çoğaltan hiç kimse yoktur ki sonunda malı azalmasın." İbn Mâce, Ticâret, 58.- Nisa Suresi 160/161 Yahudilerin zulmü sebebiyle, bir de pek çok kimseyi Allah yolundan engellemeleri, kendilerine yasaklandığı halde faizi almaları ve haksızlıkla insanların mallarını yemeleri yüzünden önceden helâl kılınan temiz ve iyi şeyleri onlara haram kıldık ve içlerinden inkâra sapanlara acı bir azap Faizi kaçınılması gereken helâk edici yedi husustan birisi olarak sayan Peygamberimiz de en yakın akrabalarından başlamak üzere bütün toplumu faiz alıp vermekten men etmiş veVeda Hutbesi'nde insanlığa şu mesajı vermiştir "Cahiliyeye ait her şey ayaklarımın altındadır. İyi bilin ki cahiliye dönemi faizi kesinlikle kaldırılmıştır. İlk kaldırdığım faiz de amcam Abbas b. Abdülmuttalib'in faizidir." Buhâri, Vesâyâ, 23., Müslim, Hac,147.- "Malımızı nereden kazanıp nerede harcadığımız" Tirmizî, Sıfatü'l-kıyâme, 1.DİYANET'TEN FAİZ HARAMDIR KONULU HUTBECumanız mübarek olsun aziz kardeşlerim!Okuduğum ayet-i kerime de Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır "Ey iman edenler! Kat kat arttırılmış olarak faiz yemeyin. Allah'a karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz."Sevgili Peygamberimiz de hadis-i şerifte bizleri şöyle ikaz etmektedir "Faiz yoluyla mal çoğaltan hiç kimse yoktur ki sonunda malı azalmasın."Kardeşlerim! Kendisinden faydalandığımız her türlü nimetin asıl sahibi, yerlerin ve göklerin Mâliki Cenab-ı Hak'tır. Yüce Rabbimiz biz kullarına mülkünden ihsanda bulunmuş ve sayısız nimeti istifademize sunmuştur. Ancak bu istifade sırasında dünyada huzurumuzu kaçıracak, ahirette de azaba sürükleyecek birtakım kazanç yollarını ve yanlış uygulamaları da haram kılmıştır. Bunlardan birisi de veda hutbesinde dinlediğimizde her birimizin tüylerini diken diken eden ayağımın altında dediği, haksız yoldan, emek sarf etmeden, alın teri dökmeden kazanılan faizdir. Faiz, insanların mallarına kattıkları meşru olmayan fazlalıktır. Faiz, "Bizi aldatan, bizden değildir" buyuran Allah Resulü getirdiği adalet, şefkat, yardımlaşma, dayanışma gibi Kurani değerleri, ahlaki değerleri görmezden gelmektir. Faiz, alın terinin mukaddes olduğunu göz ardı etmektir. Faiz, dünyada da ahirette de azabı çetin olan büyük bir Kardeşlerim! Faiz haramdır; çünkü İslam'ın hukuk ve ahlâk sisteminin temelinde yer alan "Hak" kavramına aykırıdır. Faiz kul hakkını hiçe sayarak, insanları kolaylıkla aldatmanın yolunu açar. Kazanıyorum zannederken aslında kaybeden bireyi ve birbirine güvenini yitiren toplumu felakete sürükler. Faiz yalnızca malın değil, hayatın da bereketini Nice iflaslar, intiharlar, dağılan aileler, heba olan ömürler faizin birer neticesidir. Yüce Allah çalışıp çabalamadan haksız yoldan kazanç sağlayanların ibretlik âkıbetini bizlere şöyle haber vermektedir "Faiz yiyenler, kabirlerinden şeytanın çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Bu durum onların 'Alışveriş de faiz gibidir' demelerinden dolayıdır. Oysa Allah alışverişi helal, faizi haram kılmıştır…"Aziz Müminler! Elbette alışveriş faizle aynı olamaz! Çünkü alışverişte gayret, zahmet, risk ve emek vardır. Helal yoldan nafaka temin etme ve hayatını idame ettirme çabası vardır. Faiz ise, insanları zahmetsiz yoldan para kazanmaya sevk eder, tembelleştirir, duyarsızlaştırır. Nitekim Rabbimiz bu hususta şöyle buyurmaktadır "Allah, faizden elde edilen malı mahveder. Sadakaları ise artırır, bereketlendirir. Allah hiçbir günahkâr nankörü sevmez."Kardeşlerim! Faizi kaçınılması gereken helâk edici yedi husustan birisi olarak sayan Peygamberimiz de en yakın akrabalarından başlamak üzere bütün toplumu faiz alıp vermekten men etmiş ve Veda Hutbesi'nde insanlığa şu mesajı vermiştir "Cahiliyeye ait her şey ayaklarımın altındadır. İnsanlar iyi bilin ki cahiliye dönemi faizi kesinlikle kaldırılmıştır. İlk kaldırdığım faiz de amcam Abbas b. Abdülmuttalib'in faizidir."Kardeşlerim! Zengin, faiz yoluyla haksız yere malını katlarken, zayıf ve muhtacın sırtındaki kambur her geçen gün artar. Mal, mülk ve itibar hırsıyla bencilleşenler, görünüşte insanlar nezdinde zenginleşmekte ise de aslında ahlâkî yönden fakirleşmekte ve Cenab-ı Hak katında değer kaybetmektedir. Küçük menfaatler uğruna dünya ve âhiret hayatı tehlikeye Bu dünya fanidir ve bir imtihan yeridir. Ebedi olan ise ahiret yurdudur. İlâhî huzura çıktığımız zaman "Malımızı nereden kazanıp nerede harcadığımız" elbette sorulacaktır. Öyleyse geliniz, başta faiz olmak üzere her türlü haksız ve haram kazançtan sakınalım. Küçük büyük her türlü faiz içeren ticari uygulamalardan vazgeçelim. Faizin neslimizi, toplumumuzu ve geleceğimizi mahvetmesine fırsat vermeyelim. Hayatın her alanında olduğu gibi ticarette de ahlâkımızı muhafaza edelim. Haram kazançtan kendimizi ve ailemizi, çocuklarımızı koruyalım. Unutmayalım ki faiz kişiyi ancak Allah'ın gazabına, büyük bir hüsrana ve iki cihanda pişmanlığa KİŞİNİN, MALINI FAİZLİ KREDİ KULLANARAK SATIN ALMAK İSTEYEN KİŞİYE SATMASI CAİZ MİDİR?İslam'a göre faizin her çeşidi haramdır Bakara, 2/275-279; Buhari, Libas, 96; Müslim, Müsâkât 105, 106. Bir zaruret bulunmadıkça faiz almak veya vermek caiz birlikte faizle borçlanan kimse faizli kredi kullanarak menkul veya gayrimenkul bir mal satın aldığında, sorumluluk bu malı satanda değil faizli kredi kullanarak satın alandadır. Bu bakımdan bir kişinin, malını faizli kredi kullanarak satın almak isteyen kişiye satmasında bir sakınca KREDİ ALMAK İSTEYEN KİŞİYE KEFİL OLMAK VEYA ARACILIK YAPMAK CAİZ MİDİR?İslam, kişilerin meşru işlerle uğraşmalarını ve geçimlerini helal yoldan temin etmelerini emreder ve her türlü faizi kesin olarak haram kılar Âl-i İmrân, 3/130; Nisâ, 4/161. Şahıslar veya kurumlarla yapılacak faizli kredi işlemleri de bu kapsamdadır. Bu itibarla haram olan bir işlemi yapmak caiz olmadığı gibi ona aracılık yapmak ve destek olmak da caiz değildir Mevsili, el-İhtiyar, II, 406. Nitekim konuyla ilgili olarak Hz. Peygamber faizi yiyene, yedirene, yazana ve buna şahitlik edenlere lânet etmiş ve hepsinin günahta eşit olduğunu bildirmiştir Müslim, Müsâkât, 106. Dolayısıyla faizli kredi alacak bir kişinin borcuna kefil olmak veya aracılık yapmak caiz VADELİ MEVDUAT HESAPLARINA PARA YATIRMANIN DİNİ HÜKMÜ NEDİR?Bankaların, belirlenen vade sonunda kendilerine yatırılan paraya belli bir oranda fazlalık/faiz vermek üzere açtığı hesaplara "vadeli mevduat hesabı" faizli mevduata bilerek ve isteyerek para yatırmamalıdırlar. Çünkü bu tür mevduat hesaplarına tahakkuk ettirilen fazlalıklar faiz olup dinen haramdır. Söz konusu faiz oranlarının enflasyonun altında ya da üstünde olması, bu işlemi faiz olmaktan çıkarmaz. Bu itibarla bankaların vadeli mevduat hesaplarına para yatırmak caiz birlikte vadeli mevduat hesaplarından bir fazlalık herhangi bir şekilde elde edilmiş ise, kişinin bu gelirleri kendisi ve bakmakla yükümlü olduğu yakınları için kullanması caiz olmayıp sevap beklemeksizin ihtiyaç sahiplerine vermesi gerekir. İslam’da faizin ne olduğunu, faiz ile ilgili ayet ve hadisleri, faizin neden haram olduğunu, faiz çeşitlerini ve zararlarını haberimizde Kerim’de ve hadis-i şeriflerde faiz kesin bir şekilde haram kılınmıştır. Faiz dinimizde büyük günahlardan sayılmıştır. Karşılıksız mal elde etme esâsına dayanan faiz/ribâ, zâhirde bazı insanlara faydalı gibi görünse de, hakikatte zor durumdaki insanların çâresizliğini istismâr etmekten başka bir işe yaramaz. Bu sebeple büyük bir kul hakkı ihlâlidir. Dînî ve ahlâkî duyguları söndüren ve ekonominin içini kemiren habis bir urdur. Zenginin daha çok güçlenmesine, muhtâcın da daha çok ezilmesine sebep olur. Böylece toplum kesimleri arasında derin uçurumlar meydana getirir. Hâlbuki iktisatçıların tâbiriyle ekonomik olarak en iyi seviyede bulunan toplum, enflasyon ve faiz oranlarını sıfırlayan toplumdur. Kur’ân-ı Kerim’de, Allah ve Resûlü’nün faizle meşgul olanlara harb ilan ettiği bildirilmiştir. Bakara, 278-279. Diğer bir âyet-i kerimede şöyle buyrulur “Faiz yiyenler kabirlerinden, şeytan çarpmış kimse gibi kalkarlar. Bakara, 275 FAİZ RİBÂ NEDiR? Riba sözcüğü arapça olup; ziyade, fazlalık ve faiz demektir. Sözcüğün kökeninde “mutlak çoğalma” anlamı vardır. Bir fıkıh terimi olarak; bedelli akitltlerde taraşardan birisi lehine şart koşulan fazlalığı ifade eder. Riba cereyan eden şeylerden birisinin peşin, diğerinin veresiye olması halinde miktarlar eşit bile olsa fazlalık hükmen var sayılır. Yüz gram altının 120 gram altınla peşin veya veresiye mübadele edilmesi halinde, 20 gram fazlalık riba olduğu gibi, 100 gram altın peşin verilerek, bedeli olan 100 gram altın bir ay sonra alınmak üzere sarf akdi yapılsa, burada fazlalık hükmen var kabul edilir ve “nesie ribası” meydana gelir. Riba kelimesi yerine türkçede daha çok “faiz” terimi kullanılır. Faiz; taşan, taşkın, dolu, ödünç verilen paradan alınan gelir anlamlarında kullanılır. Elmalılı Hamdi Yazır 39 riba ile faizin eş anlamlı olduklarını şöyle açıklar “Riba; aslı sözlükte, ziyadelenmek, fazlalanmak anlamına mastar olup, faiz dediğimiz özel fazlalığın adı olmuştur... Cahiliyye devrinde asıl borca “re’sü’l-mâl” ziyadesine ise “ribâ” adı verilirdi. Cihanın bugünkü faiz muamemeleri nitelik bakımından cahiliyye devrinin bu adetinden başka bir şey değildir. Zaman zaman faiz mikdarının ve şekillerinin azalması veya çoğalması muamelenin niteliğini değiştirmez. İşte Arap örfünde riba tam anlamıyla zamanımızdaki nükûdun nakit paraların faizi veya neması tabir olunan fazlasıdır. Karz ödünç para ve karzdan başka borçlar düyûn da tatbiki dahi böyledir. Şüphe yok ki lügatte bunun en uygun ismi riba, ziyade, artık olması gerekir. Buna faiz veya nemâ tabirinin kullanılması “Alım-satım ancak riba gibidir” ayetinin delaletiyle, alım-satım ve ticarete benzetilerek yalan bir kullanmadır.” Bir şeyin nitelikleri değişmedikçe, adının değişmesi, hükmünün değişmesini gerektirmez. Böylece, ribanın hükümleri aynı hukuki özellikleri taşıyan faize de uygulanır. Bu, icare akdine, kira akdi demek gibidir ki, her ikisi de aynı anlama gelen sözlerdir Faizin Tanımları Daha fazlasını ödemesi şartı ile ödünç vermek fâizdir. Yâni böyle olan sözleşme haramdır. Haram anlaşma ile ele geçen malın hepsi haram olur. Meselâ on iki kile ödemesi şartı ile, on kile buğday ödünç verilse, alınan on iki kilenin hepsi haram olur. Fâiz ile ödünç vermek ve almak haram olduğu Kur'ân-ı kerîmde açık olarak bildirilmiştir... İmâm-ı Rabbânî Cins ve miktarı bir olan iki şey biri diğeriyle değiştirildiğinde bir taraf için kabul edilen malın fazlasına ribâ veya fâiz denir. İbnül-Hümâm, Fethul-Kadîr, V, 277. Faiz bugünden yarına, fazlalığı konuşarak ve bilerek yapılan işlemdir. Misal bir kişinin 100 lira borç alıp, bir ay sonra 110 lira ödemesi gibi. Bu para cinsinden de olabilir zaman cinsinden bir fazlalık da olabilir. İnsanlar borç aldıklarında borçlanma­nın karşılığı olarak ek bir ödemede bulunur­lar. Bu ek ödemeye faiz denir. KISACA FAİZ NEDİR? FAİZ İLE İLGİLİ AYETLER Bakara Sûresi; 188 "Mallarınızı aranızda haksız sebeplerle yemeyin. Kendiniz bilip dururken, insanların mallarından bir kısmını haram yollardan yemeniz için o malları hakimlere idarecilere veya mahkeme hakimlerine vermeyin." Bakara Sûresi; 275 - 279 "Faiz yiyenler, kıyâmet günü kabirlerinden, başka türlü değil, ancak şeytan çarpmış kimselerin cinnet nöbetinden kalktığı gibi kalkacaklardır. Bunun sebebi, “Alış-veriş de tıpkı faiz gibidir” demeleridir. Halbuki Allah, alış-verişi helâl, faizi haram kılmıştır. Her kime Rabbinden bir öğüt gelir de faizcilikten vazgeçerse, önceden aldıkları kendisine aittir. Artık onun hakkındaki kararı Allah verecektir. Kim de yeniden faizciliğe dönerse, işte onlar cehennemin yoldaşlarıdır ve orada ebedî kalacaklardır." "Allah, malı artırdığı sanılan faize bereket vermez ve onu eksilte eksilte sonunda mahveder. Buna karşılık malı eksilttiği sanılan zekât ve sadakaları bereketlendirir. Allah, nankörlükte ve günahta ısrarlı olanların hiçbirini sevmez." "İman edip sâlih ameller işleyen, namazı dosdoğru kılıp zekâtı verenler yok mu, işte onların Rableri katında mükâfatları vardır. Onlara hiçbir korku yoktur ve onlar asla üzülmeyeceklerdir." "Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının. Eğer Allah’a gerçekten inanıyorsanız, faizden doğan, ancak henüz tahsil etmediğiniz kazançları almaktan vazgeçin." "Eğer faizcilikten vazgeçmezseniz, artık Allah ve Rasûlü’ne karşı savaş açtığınızı, onların da size savaş açtığını bilin. Eğer tevbe ederseniz anaparanız sizindir. Böylece ne haksızlık etmiş ne de haksızlığa uğramış olursunuz." Âl-i İmrân Sûresi; 130 "Ey iman edenler! Kat kat arttırılmış olarak faiz yemeyin. Allah'tan sakının ki kurtuluşa eresiniz." Nisâ Sûresi; 29 - 31 "Ey iman edenler! Karşılıklı rızaya dayanan ticaret olması hali müstesna, mallarınızı, bâtıl haksız ve haram yollar ile aranızda alıp vererek yemeyin. Ve kendinizi öldürmeyin. Şüphesiz Allah, sizi esirgeyecektir. Kim düşmanlık ve haksızlık ile bunu haram yemeyi veya öldürmeyi yaparsa bilsin ki onu ateşe koyacağız; bu ise Allah'a çok kolaydır. Eğer yasaklandığınız büyük günahlardan kaçınırsanız, sizin küçük günahlarınızı örteriz ve sizi şerefli bir yere sokarız." Nisâ Sûresi; 160 "Yahudilerin zulmü sebebiyle, bir de çok kimseyi Allah yolundan çevirmeleri, menedildikleri halde faizi almaları ve haksız yollar ile insanların mallarını yemeleri yüzünden kendilerine daha önce helâl kılınmış bulunan temiz ve iyi şeyleri onlara haram kıldık; ve içlerinden inkâra sapanlara acı bir azap hazırladık." Rûm Sûresi; 39 "İnsanların mallarında artış olsun diye verdiğiniz herhangi bir faiz, Allah katında artmaz. Allah'ın rızasını isteyerek verdiğiniz zekâta gelince, işte zekâtı veren o kimseler, evet onlar sevaplarını ve mallarını kat kat arttıranlardır." FAİZ İLE İLGİLİ HADİSLER 7 Büyük Günahtan Birisidir Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu "İnsanı helâke sürükleyen yedi şeyden sakınınız." Sahâbîler – Yâ Resûlallah! Bu yedi şey nedir? diye sordular. Resûl-i Ekrem şöyle buyurdu "Allah'a şirk koşmak, sihir ve büyü yapmak, – haklı olarak öldürülen müstesna- Allah'ın öldürülmesini haram kıldığı bir insanı öldürmek, fâiz yemek, yetim malı yemek, düşmana hücum sırasında harpten kaçmak, evli olup hiçbir şeyden haberi olmayan namusuna düşkün müslüman kadınlara zina isnad etmek." Buhârî, Vasâyâ 23, Tıb 48, Hudûd 44; Müslim, Îmân 145. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Vesâyâ 10; Nesâî, Vesâyâ 12 Bu Fâizin Kendisidir Bilâl-i Habeşî radıyallahu anh, Allah Rasûlüʼne güzel bir hurma götürür. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem ; ‒Bunu nereden buldun?» diye sorunca Bilâl radıyallahu anh da; ‒Bizde âdî hurma vardı. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem `in yemesi için ondan iki ölçek vererek bundan bir ölçek satın aldık.» der. Bunun üzerine Hazret-i Peygamber llallahu aleyhi ve sellem; ‒Eyvah! Bu ribânın/fâizin ta kendisi, sakın öyle yapma! Şayet iyi hurma satın almak istersen elindekini ayrıca sat; sonra onun parasıyla iyi hurmayı satın al.» buyurur. Müslim, Müsâkât, 96 Peygamberimiz Faiz Alana Verene Lanet Etmiştir İbni Mes'ûd radıyallahu anh şöyle dedi Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem faiz alana da verene de lânet etti. Müslim, Müsâkât 105-106; Tirmizî, Büyû’ 2 Faizin Her Türlüsünü Haram Kılınmıştır Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz “Vedâ Hutbesi”ni îrâd ederken şöyle buyurmuştur "Ashâbım! Kimin yanında bir emânet varsa, onu sâhibine versin! Fâizin her çeşidi kaldırılmıştır; ayağımın altındadır. Lâkin borcunuzun aslını vermek gerektir. Ne zulmediniz ne de zulme uğrayınız! Allâh’ın emriyle fâizcilik artık yasaktır. Câhiliyeden kalma bu çirkin âdetin her türlüsü ayağımın altındadır. İlk kaldırdığım fâiz de Abdulmuttalib’in oğlu amcam Abbâs’ın fâizidir." Bkz. Müslim, Hac, 147; Ebû Dâvûd, Menâsik, 56; İbn-i Mâce, Menâsik, 76, 84; Ahmed, V, 30; İbn-i Hişâm, IV, 275-276; Hamîdullâh, el-Vesâik, s. 360 Faizinle Yükselen Malın Sonu Hüsrandır Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz de ümmetini şöyle îkaz buyurmuşlardır “Kim malını fâiz yoluyla artırırsa, onun âkıbeti mutlakâ malının azalarak iflâsa fakirliğe sürüklenmesidir.” İbn-i Mâce, Ticârât, 58; Hâkim, IV, 353/7892; Beyhakî, Şuab, IV, 392/5512; Taberânî, Kebîr, X, 223/10539 Faiz Açılan Kapı! Hadîs-i şerîflerde şöyle buyrulur “Kim bir kardeşinin işini yapmak için aracı olur, o da buna karşılık bir hediye verirse, hediyeyi kabul ettiği takdirde, fâiz kapılarından büyük bir kapıya girmiş olur.” Ebû Dâvûd, Büyû, 82/3541 “Biriniz, kardeşine ödünç para verir de ödünç alan kimse, ona bir şey hediye ederse, kabûl etmesin. Veya bineğine bindirmek isterse ona binmesin. Ancak daha evvel aralarında hediyeleşme ve yardımlaşma cârî ise bu müstesnâ.” İbn-i Mâce, Sadakât, 19 Faizin En Şiddetlisi Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- diğer bir hadîs-i şerîflerinde “Muhakkak ki ribânın fâizin en şiddetlisi, haksız yere bir müslümanın şerefine dil uzatmaktır.” buyurmuşlardır. Ebû Dâvûd, Edeb, 35/4876 Çünkü fâizde kişinin haksız yere malına tecâvüz vardır. Gıybette ise kişinin şeref ve haysiyetine saldırılır ve şahsiyeti rencide edilir. Faiz Yemeyen Kişi Kalmayacak! Ebû Hüreyre rivâyet edildiğine göre Rasûlullah söyle buyurmustur “İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki faiz yemeyen hiç kimse kalmayacak! Kisi doğrudan yemese bile ona tozundan bulasacak.” Ebû Dâvûd, Büyû, 3/3331. Ayrıca bkz. Nesâî, Büyû’, 2/4452; İbn-i Mâce Ticârât, 58 Faiz Yiyenlerin Cehennemdeki Durumları Rasûlullah Efendimiz’e faiz yiyenlerin azabının bir kısmı rüyâsında gösterilmiştir. Allah’ın Rasûlü bunu şöyle nakleder “…Yürüdük. Nihayet kandan bir nehire vardık. Nehrin içinde yüzen bir adam, kıyısında da yanına birçok taş yığmış bir başka adam vardı. Nehirdeki adam çıkmak isteyince, kıyıdaki onun ağzına bir taş atıyor ve onu yerine geri çeviriyordu. Çıkmak için kenara her gelişinde aynı şeyi yapıyor ağzına bir taş atıyor, o da geri dönüyordu.” Rasûlullah bu adamın neden böyle azap gördüğünü sorduğunda melekler onun faiz yiyen kimse olduğunu söylemişlerdir. Buhârî, Tabîr, 48 Rasûlullah Efendimiz faiz yiyenlerin âhiretteki cezalarını gösteren diğer bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyururlar “Miraç gecesi, bir kısım insanlara uğradım ki, karınları evler gibi iri idi. Karınlarının içi yılanlarla doluydu ve bunlar dışardan görünüyordu. Ben –Ey Cibrîl bunlar kimlerdir?» diye sordum. –Bunlar faiz yiyenlerdir!» cevabını verdi.” İbn-i Mâce, Ticârât, 58 Son İnen Ayet Faizle İlgilidir Hz. Ömer Efendimiz Buyurur “Kur’an’dan en son nâzil olan, ribâ fâiz hakkındaki âyettir. Rasûlullah -sallâllahu aleyhi ve selem-, bu âyeti tefsir etmeden irtihal etti. Binaenaleyh siz, ribâyı da rîbeyi fâiz süphesi olanı da terk ediniz.” İbn Mâce, Ticârât, 58 Başka bir sözünde Hz. Ömer Efendimiz “Biz, faize düsme korkusu ile on helalden dokuzunu terk ettik.” Ali el-Müttakî, IV, 187/10087 Borç Faiz Olur mu? Birisi Abdullah bin Ömer -radıyallâhu anhümâ-’ya gelerek “–Ben bir adama borç verdim ve verdiğimden daha fazla vermesini şart koştum.” dedi. Abdullah -radıyallâhu anh- “–Bu, fâiz olur.” dedi. O şahıs “–Bana ne yapmamı emredersin?” deyince İbn-i Ömer Hazretleri şöyle dedi “–Borç vermek üç şekilde olur 1. Allah rızâsı için borç verirsin. Allah senden râzı olur, sana sevap verir. 2. Arkadaşını râzı etmek için borç verirsin. O zaman da arkadaşın senden hoşnut olur. 3. Helâl malınla haram mal almak için borç verirsin ki, bu da fâiz olur.” Yâni borç verdiğin kimseden malını ziyâdesiyle isteyerek fâiz almış, böylece helâl malına haram karıştırmış ve onu kirletmiş olursun. O zât tekrar “–O hâlde, bana ne yapmamı emredersin?” dediğinde Abdullah -radıyallâhu anh- şöyle cevap verdi “–Fazlasıyla verme şartını yazdığın sayfayı yırtmanı yâni o fâiz şartını iptal etmeni tavsiye ediyorum. Sana, verdiğin kadar öderse onu kabul et. Senin verdiğinden daha az getirirse, onu kabul ettiğin takdirde ecir ve sevap kazanırsın. Eğer sen istemeden kendi isteğiyle verdiğinden daha fazlasını getirirse bu da sana bir teşekkür olur. Ona mühlet tanımanın ecrini ve sevâbını da ayrıca alırsın.” Muvatta, Büyû, 92 Faiz Yiyenin Malı Azalır İbn Mes'ud'dan nakledildiğine göre, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur "Faiz yoluyla mal çoğaltan hiç kimse yoktur ki, sonunda durumu malında azalmaya dönüşmesin." İbn Mace, Ticaret, 58 Efendimiz Faiz Yiyene Lanet Etmiştir. Cabir diyor ki, "Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem faizi yiyene, yedirene, yazana ve buna şahitlik eden iki kimseye lanet etti ve 'Hepsi günahta eşittir.' buyurdu." Müslim, Müsakat , 106 İSLAMDA FAİZ NEDEN HARAM KILINMIŞTIR? İmâm Câfer-i Sâdık’a “–Allah, fâizi niçin haram kılmıştır?” diye sorulduğunda şu cevâbı vermiştir “–İnsanlar birbirlerini ihsanlarından mahrum bırakmasın ve birbirlerinden yardımı esirgemesinler, diye haram kılınmıştır.” Ebû Nuaym, Hilye, III, 194 İnsanlar sadece menfaat karşılığında borç verirlerse, aralarında olması gereken yardımlaşma fazîleti aslâ vücut bulamaz. FAİZİN ZARARLARI Zekât ve infak gibi hükümleriyle İslâm, zor durumda olan insanlara, karşılık beklemeden el uzatmış ve nice kanayan yarayı kökten şifâya kavuşturmuştur. Bununla beraber, zâhirde insanlara yardım ve kolaylık gibi görünen, hakîkatte ise zor durumdaki çâresizlerin bu hâllerini istismar etmekten başka bir işe yaramayan fâiz musibetini de yasaklamıştır. Zira fâizci, başkalarının sıkıntıda olmasını ve bu durumdan istifâde etmeyi ister. Zekât veren kimse ise, muhtaç ve sıkıntılı kimselerin dert ortağıdır. Onun yegâne arzusu, Hak Teâlâ’yı râzı edebilmektir. Bu sebeple dâimâ O’nun dertli kullarına devâ olmaya çalışır. Hırslı ve gözü doymayan bir insanın, malı-mülkü, ne kadar çok olsa da gözüne dâimâ az görünür. Fakat sadaka ve zekât vermeye alışan insanlar ganî gönüllü olurlar. Az bir dünyalıkla yetinirler. Fâizcinin gözünü ise öylesine hırs bürümüştür ki, başkalarını mahvetmek pahasına kendi malını artırmak ister. Ancak âkıbeti hep iflâs ve hüsrân olur. Zira Cenâb-ı Hak şöyle buyurmuştur “Allah fâizi tüketir, sadakaları ise bereketlendirir...” el-Bakara, 276 Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz de ümmetini şöyle îkaz buyurmuşlardır “Kim malını fâiz yoluyla artırırsa, onun âkıbeti mutlakâ malının azalarak iflâsa sürüklenmesidir.” İbn-i Mâce, Ticârât, 58; Hâkim, IV, 353/7892; Beyhakî, Şuab, IV, 392/5512; Taberânî, Kebîr, X, 223/10539 Diğer taraftan fâiz, birinden alıp diğerine verdiği için, yani birinin dişini güçlendirmek için başkalarının kanını emdiğinden, ictimâî temellere zarar verir. Enflâsyonu artırır. Zengini daha zengin, fakiri daha fakir hâle getirir. Milleti iktisâdî, ictimâî, dînî ve ahlâkî yönlerden bataklığa sürükler. Buna mukâbil, cemiyetin fakir ve sıkıntılı fertlerine yardım mâhiyetindeki sadaka ve bağışlar, ictimâî âhenk ve nizâmın devâmını temin ettiğinden, dünyada da âhirette de bir bereket vesîlesidir. Hâsılı, kardeşlik duygularının zayıfladığı, ictimâî huzur ve sükûnun bozulduğu, kin ve husûmetin çoğaldığı günümüzde ciddî bir infak seferberliğine ihtiyaç vardır. Unutmayalım ki muzdarip ve muhtaç insanların yerinde biz olabilirdik. Bunun için onlara olan infâkımız, aynı zamanda Rabb’imize karşı bir şükür borcumuzdur. İSLAMDA FAİZ ÇEŞİTLERİ "İslâm’ın yasakladığı faiz ikiye ayrılır. Fazlalık ribası ve nesîe vadeye dayalı ribası. 1. Fazlalık Faizi/Ribası Ölçü ve tartı ile alınıp satılan şeyleri kendi cinsleriyle, peşin ve biri diğerinden fazla olarak mübadele etmektir. Aynı ayarda ve eşit miktardaki iki altını iki buçuk altına veya iki altın ve belli bir para ilavesi ile satıp, karşılıklı kabzetmekle bu çeşit faiz gerçekleşir. Yine bir kile buğdayı, bir buçuk kile buğdayla peşin satıp kabzetmek de bu niteliktedir. Ancak fazlalık ribası standart olup sayı ile veya metre hesabı ile satılan şeylerde cereyan etmez. Bu yüzden aynı cins olsa bile iki kumaş farklı metrelerle peşin olarak mübadele edilebileceği gibi, sayı ile satılan yumurtalar da peşin olarak farklı miktarda trampa edilebilir. Onbeş metre polyester kumaşı, yirmi metre polyester kumaşla, yine on yumurtayı daha küçük yapılı on beş yumurta ile veya on tane çiftlik yumurtasını, aynı büyüklükteki sekiz tane köy yumurtası ile peşin olarak mübadele etmek gibi. el-Kurtubi, III, 226 , 22 7; İbn Abidin, Reddu’l-Muhtar terc., XI, 112 vd; Bilmen, Istılâhât-ı Fıkhıyye Kamusu, VI, 404, 405. Ebu Hanife ile İmam Muhammed’e göre, Hz. Peygamber tarafından ağırlık ölçüsü ile veznî satılacağı belirtilmiş olan şeyler ebediyyen veznîdir. Hacim ölçüsü ile keylî satılacağı bildirilmiş olan şeyler de daima keylîdir. Hakkında nass bulunmayan, asr-ı saadette veznî mi, keylî mi olduğu bilinmeyen şeyler konusunda ise örfe göre amel edilir. Ebu Yusuf’a göre ise bir şeyin veznî veya keylî oluşu her devrin örşerine bakarak belirlenir. Bilmen, VI, 106. Diğer yandan fazlalık ribası iki üç avuç buğday veya bir iki elma yahut ayva gibi küçük parçalarda gerçekleşmez. Hatta ağırlığı yarım sâ’dan az olan miktarlara itibar edilmez. Bir sa’; şer’î dirheme göre 2,91 7 kğ, örfî dirheme göre ise 3,333 kğ. tutarında bir ağırlık ölçüsüdür. Çünkü faizin söz konusu olması için miktarın İslâm’ın belirlediği şer’î ölçüden az olmaması gerekir. Küçük cüzler ise şer’î ölçü dışında sayılır. Bilmen, VI, 106. 2. Veresiye Satıştan Doğan Faiz Nesîe ribası Standart şeylerin veresiye satışından doğan faizdir. Bu çeşit faiz; aynı cinsten iki şeyin birini diğeri karşılığında veresiye olarak satmak veya başka başka cinslerden olup, hacim, ağırlık veya uzunluk ölçüsü ile veyahut da sayı ile satılma bakımından aynı özellikte olan iki şeyden birini diğeri karşılığında veresiye satmakla ortaya çıkar. Burada miktarların eşit veya fazlalıklı olması sonucu değiştirmez. Buna göre iki ölçek buğdayı bir veya iki yahut üç ölçek buğday karşılığında veresiye olarak satmak caiz olmadığı gibi iki ölçek buğdayı da bir veya iki yahut üç ölçek arpa karşılığında veresiye olarak satmak caiz olmaz. Yine bir metre Bursa kumaşını aynı cinsten bir veya iki metre Bursa kumaşı karışlığında verest siye olarak satmak da caiz değildir. Yüz yumurtayı, yüz veya yüz yirmi yumurta karşılığında veresiye olarak satmak da bu niteliktedir. Cinsleri bir olan, aralarında hacim veya ağırlık ölçüsüyle satılma bakımından da birlik bulunan iki şeyin biri diğeri karşılığında eşit ve peşin olarak, cinsler ayrı olunca ise eşit veya fazlalıklı fakat yine peşin olarak satılması halinde ise, faiz söz konusu olmaz. Aralarında faiz cereyan eden iki şeyden birinin peşin diğerinin veresiye olması halinde, miktarları eşit bile olsa hükmen bir fazlalık var sayılır. Aynı cinsin veresiye satışında miktarlar eşit olduğu halde, muamelenin yasaklanma sebebi değerdeki fazlalıktır. Çünkü peşin olarak verilen bedel, gelecekte ödenecek olan bedelden, cins ve miktarları bir olsa bile daha üstündür. Genellikle peşin olan vadeli olandan fazla olur. Nitekim ayn olarak teslim edilen şey zimmet borcu olan deynden üstündür. Zira borçlu borcunu vadesinde ödemeyebilir, kimi zaman üzerinde anlaşma yapılan şartlara uymayabilir. el-Kâsânî, V, 18 3; İbn Âbidin Reddü’l-Muhtar, IV, 18 4 vd; eş-Şatıbi, el-Muvafakat, IV, 42; ez-Zühaylî, el-Fıkhu’l-İslâmî ve Edilletüh, IV, 672, 673. Faiz cereyan eden şeylerin aynı cinsleri mübadele edilirken kalite farkı dikkate alınmaz. Kaliteli tohumluk buğdayla kalitesiz yemelik buğdayı trampa yapmak isteyenler ya eşit miktarda ve peşin olarak mübadele etmelidir ya da başka cins bir mal yahut para ile kıymetlendirerek satışı gerçekleştirmelidirler." Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Ticaret ve İktisat İlmihali FAİZ ÇEŞİTLERİNDE ÖZEL DURUMLAR 1. Bir satış içinde iki satışın yasaklanması Ebu Hureyre Rasûlullah şöyle dediğini nakletmiştir “Kim bir satış içinde iki satış yaparsa, bu satış bedellerinden az olanını alması gerekir, aksi halde faiz almış olur.” Ebu Davud, Büyu 53. Bu hadis Tirmizi ve Nesai’nin rivayetinde;“Rasûlullah bir satışta iki satış yapmayı menetti” şeklinde olup, sonundaki ilave yoktur.” Tirmizi, Büyu 18 ; Nesai, Büyu 71; Tirmizi Ebu Hureyre hadisi için “Hasen-sahihtir” demiştir. İbn Hazm da bu haberin sahih olduğunu söyler. bk. el-Muhalla, IX, 628 , 629 . Bir mal; “peşin şu fiyata, veresiye bu fiyata” denilerek satılsa, alıcı tercih yapmadan malı alsa, satış fasit olur. “Senin arsanı bana satman şartıyla dairemi sana satarım” gibi iç içe satışlarda ise taraşardan birisi için şart koşulan üstün menfaat faiz niteliğindedir bk. “Bir satış içinde iki satış” konusu. 2. Borçludan alınacak hediyenin faiz sayılması İslâm’da güçlünün zayıfı ezmemesi, darda bulunanın bu durumunun istismar edilmemesi için alınan ekonomik tedbirler yanında, birtakım sosyal ve psikolojik tedbirler de öngörülmüştür. Alacaklının borçlarından, âmirin veya hakimin menfaat ilişkisi olan memur ve kişilerden hediye almasının yasaklanması bunlar arasında sayılabilir. Hz. Peygamber’den bu konuda çeşitli hadisler rivayet edilmiştir. Ebu Bürde Medine-i Münevvere’ye gelince Abdullah b. Selam kendisine şöyle demiştir “Sen faizin yaygın olduğu bir beldede bulunuyorsun. Birisinde alacağın varsa, borçlun sana bir yük saman, arpa veya yonca gibi basit şeyler hediye etse kabul etmemelisin. Çünkü bu faiz olur.” Buhari, Menakibu’l-ensar, 19 . Hadisin senedi muttasıl, ravileri mutemettir. Ebu Umame naklettiği bir hadiste bir müslümana yardımcı olan kimsenin ondan alacağı hediyenin faiz kapsamına girdiği belirtilir “Bir kimse müslüman kardeşi, için aracılık yapsa, o da ona bir hediye verse, diğeri de kabul etse, faiz kapılarından büyük bir kapıdan içeri girmiş olur.” Ebu Davud, Büyu 82 ; A. b. Hanbel, V, 261 ; Hadisin ravisi olan Abdurrahman oğlu Kasım’ı, İbn Hanbel, İbn Hibban ve Yakub b. Şeybe zayıf sayarken, Tirmizi ve ‹bn Main mutemet olduğunu söylemiştir. Şu hadis bu konuda genel prensibi belirler “Bir menfaat sağlayan her ödünç karz faizdir.” İbn Hacer, Metalib, I, 411 . Bu haberi Busûri ve Suyûti zayıf saymış, Beyhaki Fudale b. Ubeyd’in sözü olarak rivayet etmiştir. Bu hadis gerek ravileri ve gerekse manası bakımından tenkid edilmiştir. Hanefiler bunun ödünç verme sırasında yararlanmayı şart koşma veya yararlanma konusunda örfün bulunması halinde söz konusu olabileceğini söylemişlerdir. ez-Zühayli, el-Fıkhu’l-İslâmî fi Uslubihi’l-Cedid, 2. baskı, Dımaşk, I, 504. Diğer yandan Hanefilere göre menfaat ilişkisi bulunan kişiden böyle bir hediye alınması mekruh olur. Ancak taraşar akrabalık, samimi dost ve arkadaşlık gibi nedenlerle her zaman birbirine benzer hediye ve ikramda bulunan kimselerden olursa sakınca kalkar. 3. Müslümanla zımmî veya harbî arasındaki fâiz Müslümanların yönetime hakim olmadığı ve gayri müslimlerin hükümran bulunduğu ülkeye “dâru’l-harb” denir. Böyle bir beldede İslâm’ın temel yönetimi ile ilgili hükümlerini uygulatmaya İslâm toplumunun gücü yetmeyeceği için had cezaları düşer ve harbîden hırsızlık, gasp gibi bir yolla ele geçirilmemiş olan kumar ve faiz alacakları müslümana mübah olur. Ebû Hanîfe ile İmam Muhammed’e ait olan bu görüşün dayandığı deliller şunlardır Tâbiîn fakihlerinden Mekhûl Ebû Abdillah /730’ın naklettiği bir hadiste şöyle buyurulur “Dâru’l-harb’te, müslümanla harbî arasında faiz cereyan etmez.” Zeylai, Nasbu’r-Râye, IV, 44. Beyhaki Marife’de naklettiği bu hadise mürsel demiş ‹mam Şafii “bu haber sabit değildir” demiş, İbnü’l-Hümam, “Garib” olduğunu söylemiştir. Mekhul bunu Hz. Peygamber’den nakletmiştir. Halbuki kendisi tabiilerdendir. bk. Başaran s. 57, 58. Hz. Peygamber Hicretin 10 ncu yılında yapılan Veda Haccı hutbest sinde amcası Abbas’ın riba muâmelesini kaldırdığını bildirmiştir. Oysa ilk faiz yasağı Hicretin 3 ncü, kesin yasak ise 7 nci yılında gelmiştir. Diğer yandan Hz. Abbas’ın Bedir ya da Hayber savaşından önce İslâm’a girdiği düşünülürse, müslüman olmayanlarla faiz muamelelerini o güne kadar sürdürdüğü sonucuna ulaşılır. Şâfiî, mâlikî, Hanbelîlerle Ebû Yusuf’a göre ise, dâru’l-harpte de olsa harbîlerle faiz muamelesi câiz değildir. Çünkü faiz yasağı bildiren âyet ve hadisler genel hüküm taşır ve dâru’l-harbi de kapsar. Buna göre, bir İslâm ülkesinde câiz olmayan şey, gayri müslim ülkede de câiz olmaz. bk. Serahsî, el-Mebsût, X, 28 , 95; Kâsânî, Bedâyi’, V, 192 ; İbnü’l-Hûmâm, Fethu’l-Kadîr, VI, 178; İbn Hişam, es-Sîre, IV, 251; Şâfiî, el-Ümm, VII, 326 ; Suhnûn, el-Müdevvene, IV, 271; ‹bn Kudâme, el-Muğnî, IV, 162 , 16 3; Müslim, Hac, 147. 4. Aralarında faiz cereyan etmeyen diğer kimseler Faizin gerçekleşme şartlarından birisi de her iki bedelin, dokunulmazlığı bulunan masum bir mal olmasıdır. Ayrıca telef edilince tazmin edilmesi gereken mallardan olması da gerekir. Meselâ; bir esirin veya müslüman bir tüccarın, düşman ülkesindeki harbînin veya hicret etmeyip orada yaşamakta olan bir müslümanın malını aynı cins malla fazlalıklı yani faiz cereyan edecek şekilde satın alması caiz olur. Çünkü bu mal, dokunulmazlığı olan bir mal değildir. Diğer yandan her iki bedelin bir kişiye ait olmaması da gerekir. Bu yüzden köle ile efendisi arasında Ebu Hanife ve İmam Şâfiî’ye göre faiz cereyan etmeyeceği gibi, bazı âlimlere göre baba ile oğul arasında da cereyan etmez. Nitekim Cabir b. Abdillah’tan “Baba ile oğul arasında faiz cereyan etmez” dediği nakledilmiştir. bk. İbn Ebi Hatim, İlelü’l-Hadis, I, 387; Bilmen, VI, 108, 109; ‹bn Âbidin, Reddu’l-Muhtar, terc, XI, 112 . Mufâvaza ve inan şirketinde bir ortak karz muamelesinde her iki bedele de ortak durumda olursa yine faiz cereyan etmez. İbn Abidin, terc. XI, 112 , el-Kâsâni’nin Bedâyiu’s-Sanâyi isimli eserinden naklen. 5. Selem ile ilgili fâiz Para peşin mal veresiye yapılan satışa “selem” denir. Veresiye olan malın tesliminde güçlük veya imkânsızlık doğmaması için, satılan bu malın mislî olmast sı ve zimmet borcu olarak belirlenmesi istenmiştir bk “Selem” konusu. İşte bu nitelikleri taşımayan ve malı teslim güçlüğü doğurabilecek bazıbozuk selem çeşitleri hadislerde “faiz” olarak nitelendirilmiştir. İbn Abbas Nebi şöyle buyurduğu nakledilmiştir “Gebe olan devenin, dişi doğacak olan yavrusunun yavrusunu, ceninini satmakta faiz vardır.” Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 240; Bu hadisin Kütüb-i Sitte’deki meşhur rivayetlerinde “faiz” ifadesi yer almamış, böyle bir satışın yasaklandığı bildirilmekle yetinilmiştir. Hz. Peygamber Medine’ye hicret edince, o sırada Medineliler meyvelerde bir veya iki yıllığına para peşin meyveler veresiye selem selef akdi yapıyorlardı. Bunun üzerine Allah elçisi şöyle buyurmuştur “Kim meyvesini bu şekildeki bir selem satışı ile satarsa bu faiz olur. Ancak belirli bir ölçekle ve belirli bir vadeye kadar satış yaparsa bu durum müstesnadır.” Abdurrezzak, Musannef VIII, 4, Bu nakil Zuhri’ye ait olup mürseldir. Muttasıl rivayetlerde Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi ve Nesai “bu faiz olur” lafzı dışında bu hadisi nakletmişlerdir. Başaran, s. 60. 6. Güvenin kötüye kullanılmasının fâiz sayılması İslâm’da güvene büyük önem verilmiş, emanete hıyanet etmenin munafıklık belirtisi olduğu hadisle bildirilmiştir. İşte kendisine güvenen kimsenin bu halinden yararlanarak onu aldatmak çirkin bir fiil ve faiz niteliğinde bir muamele sayılmışttır. Cabir Rasûlullah şöyle buyurduğu nakledilmiştir “Güvenilen kişinin kendisine güveneni aldatması da bir faizdir.” Beyhaki, Sünen, V, 349; Beyhaki bu hadisin zayıf olduğunu çünkü ravileri arasında Yaiş b. Hışam’ın bulunduğunu söylemiştir. Zehebi ve İbn Asakir de aynı görüşe katılır. Burada anlam “faiz gibi haramdır” şeklinde tevil edilmiştir. İslam ve İhsan Selam Dostlarım, konumuzda Haram ile ilgili ayetler, Haram kazanç ile ilgili ayetler, Haram para ile ilgili ayetler, Haramla ilgili ayet ve Hadisler, BAKARA Suresi haram ile ilgili ayetler, Helâl ayetleri, Helal haram ayetleri paylaşmaya çalışacağız. Faydalı olması dileğimizdir. Bu konumuzda Yüce Allah cc. Hazretlerinin Yüce kitabında haram konusunda bulduğumuz ayetlerinin meallerini yazmaya çalıştık. Yüce Allah’ın emirlerini yerine getirmeye çalışan biz müslümanlar Yüce Kitapta bize emredilen şeyleri öğrenmeye çalışmalı ve hayatımızda uygulamaya özen göstermeliyiz. Mümkün olduğunca haramlardan uzak durmalı, helalleri de kendimize haram kılmamalıyız. Aşağıda haram ayetlerinin mealleri yazılmıştır. Eksik ve hata yapmak insanların özelliğidir. Hata ve kusurumuz olursa Rabbim teala hazretleri bizleri bağışlasın.. Amin. / Türkiye’nin en geniş Güzel sözler, ayetler, hadisler ve atasözleri ve deyimler platformu // Bizleri her türlü sosyal medyadan takip edebilirsiniz. Konumuzun altında linkler mevcuttur. Haram ile ilgili Ayetler Ey iman edenler, Allah’ın sizin için helal kıldığı güzel şeyleri haram kılmayın ve haddi aşmayın. Şüphesiz Allah, haddi aşanları sevmez. Maide Suresi, 87. Ayet meali Sonra yine siz, birbirinizi öldürüyor, bir bölümünüzü yurtlarından sürüp-çıkarıyor ve günah ve düşmanlıkla aleyhlerinde ittifaklar kuruyor ve size esir olarak geldiklerinde onlarla fidyeleşiyordunuz. Oysa onları çıkarmanız, size haram kılınmıştı. Yoksa siz, kitabın bir bölümüne inanıp da bir bölümünü inkar mı ediyorsunuz? Artık sizden böyle yapanların dünya hayatındaki cezası aşağılık olmaktan başka değildir; kıyamet gününde de azabın en şiddetli olanına uğratılacaklardır. Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir. Bakara Suresi, 85. Ayet meali De ki “Gelin size Rabbinizin neleri haram kıldığını okuyayım O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın, anne-babaya iyilik edin, yoksulluk-endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin. -Sizin de, onların da rızıklarını Biz vermekteyiz. Çirkin-kötülüklerin açığına ve gizli olanına yaklaşmayın. Hakka dayalı olma dışında, Allah’ın öldürülmesini haram kıldığı kimseyi öldürmeyin. İşte bunlarla size tavsiye emr etti; umulur ki akıl erdirirsiniz.” En’am Suresi, 151. Ayet meali Dillerinizin yalan yere nitelendirmesi dolayısıyla şuna helal, buna haram demeyin. Çünkü Allah’a karşı yalan uydurmuş olursunuz. Şüphesiz Allah’a karşı yalan uyduranlar kurtuluşa ermezler. Nahl Suresi, 116. Ayet meali Ne oluyor ki size, kaçınılmaz bir ihtiyaçla karşı karşıya kalmanız dışında, O, size haram kıldıklarını ayrı ayrı açıklamışken, üzerinde Allah’ın ismi anılan şeyleri yemiyorsunuz? Gerçekten çoğu, bir ilim olmaksızın kendi heva istek ve tutkularıyla kimilerini saptırıyorlar. Şüphesiz, senin Rabbin haddi aşanları en iyi bilendir. En’am Suresi, 119. Ayet meali Ve kendi zanlarınca dediler ki “Bu hayvanlar ve ekinler dokunulmazdır. Onları bizim dilediklerimiz dışında başkası yiyemez. Şu Hayvanların da sırtları haram kılınmıştır.” Öyle hayvanlar vardır ki, -O’na iftira etmek suretiyle- üzerlerinde Allah’ın ismini anmazlar. Yalan yere iftira düzmekte olduklarından dolayı O, cezalarını verecektir. En’am Suresi, 138. Ayet meali Haram kılanan şeyleri haram tanımayanlarla savaşma konusunda ayet ; Kendilerine kitap verilenlerden, Allah’a ve ahiret gününe inanmayan, Allah’ın ve Resûlü’nün haram kıldığını haram tanımayan ve hak dini İslam’ı din edinmeyenlerle, küçük düşürülüp cizyeyi kendi elleriyle verinceye kadar savaşın. Tevbe Suresi, 29. Ayet meali Domuzu haram kılan ayetler; O, size ölüyü leşi-kanı, domuz etini ve Allah’tan başkası adına kesilmiş olan hayvanı kesin olarak haram kıldı. Fakat kim kaçınılmaz olarak muhtaç kalırsa, taşkınlık yapmamak ve haddi aşmamak şartıyla ölmeyecek oranda yiyebilir, ona bir günah yoktur. Gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. Bakara Suresi, 173. Ayet meali Ölü eti, kan, domuz eti, Allah’tan başkası adına kesilen, boğulmuş, vurulmuş, yüksek bir yerden düşmüş, boynuzlanmış yırtıcı hayvan tından yenmiş, -henüz canlıyken yetişip kestikleriniz hariç,- dikili taşlar üzerine boğazlanan hayvanlar ve fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı. Bunlar fısktır günahla yoldan sapmadır. Bugün inkara sapanlar, sizin dininizden dininizi yıkmaktan umut kesmişlerdir. Bugün size dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslam’ı seçip-beğendim. Kim şiddetli bir açlıkta kaçınılmaz bir ihtiyaçla karşı karşıya kalırsa’ -günaha eğilim göstermeksizin- bu haram saydıklarımızdan yetecek kadar yiyebilir. Çünkü Allah bağışlayandır, esirgeyendir. Maide Suresi, 3. Ayet meali De ki “Bana vahyolunanlar içinde, yiyen bir kimsenin yiyeceği şeyler için, ölü eti, dökülen kan, domuz eti -ki bu gerçekten murdardır- ya da Allah’tan başkası adına kesilmiş bir fısk dışında, haram kılınmış bir şey bulmuyorum. Kim kaçınılmaz bir ihtiyaçla karşı karşıya kalırsa, -saldırmamak ve haddi aşmamak şartıyla-bu sayılanlardan ölmeyecek kadar yiyebilir. Şüphesiz senin Rabbin bağışlayandır, esirgeyendir. En’am Suresi, 145. Ayet meali O, size ancak ölüyü, kanı, domuz etini ve Allah’tan başkası adına kesilmiş olan hayvanı haram kıldı. Fakat kim mecbur kalırsa, saldırmamak ve sınırı aşmamak üzere yiyebilir. Çünkü gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. Nahl Suresi, 115. Ayet meali Faizi haram kılan ayet ; Faiz riba yiyenler, ancak şeytan çarpmış olanın kalkışı gibi, çarpılmış olmaktan başka bir tarzda kalkmazlar. Bu, onların “Alım-satım da ancak faiz gibidir” demelerinden dolayıdır. Oysa Allah, alış-verişi helal, faizi haram kılmıştır. Kime Rabbinden bir öğüt gelir de faize bir son verirse, artık geçmişi kendisine, işi de Allah’a aittir. Kim faize geri dönerse, artık onlar ateşin halkıdır, orada sürekli kalacaklardır. Bakara Suresi, 275. Ayet meali Zinayı haram kılan ayet ; intiharı haram kılan ayet ; Ve onlar, Allah ile beraber başka bir İlah’a tapmazlar. Allah’ın haram kıldığı canı haksız yere öldürmezler ve zina etmezler. Kim bunları yaparsa ağır bir ceza ile’ karşılaşır. Furkan Suresi, 68. Ayet meali Haklı bir neden olmaksızın Allah’ın haram kıldığı bir kimseyi öldürmeyin. Kim mazlum olarak öldürülürse onun velisine yetki vermişizdir; o da öldürmede ölçüyü aşmasın. Çünkü o, gerçekten yardım görmüştür. İsra Suresi, 33. Ayet meali Haram olan evlilikler konusunda ayetler; Sizlere anneleriniz, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeşlerin kızları, kız kardeşlerin kızları, sizi emziren süt anneleriniz, süt kız kardeşleriniz, kadınlarınızın anneleri ve kendileriyle gerdeğe girdiğiniz kadınlarınızdan olup koruyuculuğunuz altında bulunan üvey kızlarınız -onlarla gerdeğe girmemişseniz, size bir sakınca yoktur-, sizin sülbünüzden olan oğullarınızın eşleri ve iki kız kardeşi biraraya getirdiğiniz evlilik haram kılındı. Ancak cahiliyede geçen geçmiştir. Şüphesiz, Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. Nisa Suresi, 23. Ayet meali Sağ ellerinizin malik olduğu cariyeler dışındaki kadınlardan evli ve özgür’ olanlarla da evlenmeniz haramdır. Bunlar, Allah’ın üzerinize yazdığıdır. Bunların dışında kalanı iffetlerini koruyup fuhuşta bulunmamak üzere mallarınızla mehir vererek evlenecek kadın aramanız size helal kılındı. Öyleyse onlardan hangi şeyle veya ne kadar yararlandıysanız, onlara ücret mehirlerini tespit edildiği miktarıyla ödeyin. Miktarın tespitinden sonra, karşılıklı hoşnut olduğunuz bir şey konusunda üstünüze bir sorumluluk yoktur. Şüphesiz Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibi olandır. Nisa Suresi, 24. Ayet meali Yahudilere kılanan haramlar; Yahudilerin yaptıkları zulüm ve birçok kişiyi Allah’ın yolundan alıkoymaları nedeniyle önceleri kendilerine helal kılınmış güzel şeyleri onlara haram kıldık. Nisa Suresi, 160. Ayet meali Yahudi olanlara her tırnaklı hayvanı haram kıldık. Sığırlardan ve koyunlardan, sırtlarına veya bağırsaklarına yapışan veya kemiğe karışanlar dışında iç yağlarını da onlara haram kıldık. Azgınlık ve hakka tecavüzde bulunmaları’ nedeniyle onları böyle cezalandırdık. Biz şüphesiz doğru olanlarız. En’am Suresi, 146. Ayet meali Tevrat indirilmeden evvel, İsrail’in kendine haram kıldıklarından başka, İsrailoğulları’na bütün yiyecekler helal idi. De ki “Şu halde eğer doğruysanız, Tevrat’ı getirin de onu okuyun”. Al-i İmran Suresi, 93. Ayet meali Mesihi ilah edinmeyi haram kılan ayet; Andolsun, “Şüphesiz Allah, Meryem oğlu Mesih’tir” diyenler küfre düşmüştür. Oysa Mesih’in dediği şudur “Ey İsrailoğulları, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a ibadet edin. Çünkü O, Kendisi’ne ortak koşana şüphesiz cenneti haram kılmıştır, onun barınma yeri ateştir. Zulmedenlere yardımcı yoktur.” Maide Suresi, 72. Ayet meali Haram ile ilgili ayetler Hac’ta haram kılınan şeyler; Deniz avı ve onu yemek size ve yeryüzünde dolaşanlara bir yarar olarak helal kılındı. İhramlı olduğunuz sürece kara avı ise size haram kılınmıştır. O’na götürülüp toplanacağınız Allah’tan korkup-sakının. Maide Suresi, 96. Ayet meali Çocukların öldürülmesini haram kılan ayet; Çocuklarını hiçbir bilgiye dayanmaksızın akılsızca öldürenler ile Allah’a karşı yalan yere iftira düzüp Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiklerini haram kılanlar elbette hüsrana uğramışlardır. Onlar, gerçekten şaşırıp sapmışlardır ve doğru yolu bulamamışlardır. En’am Suresi, 140. Ayet meali Kur’an’da Haram ile ilgili diğer ayetler Sekiz çift; koyundan iki, keçiden de iki. De ki “İki erkeği mi haram kıldı? Yoksa iki dişiyi mi, ya da o iki dişinin rahimlerinin, kendisini kapsadığı yavruları mı? Eğer doğru sözlüler iseniz bana bir ilimle haber verin.” En’am Suresi, 143. Ayet meali Deveden iki, sığırdan da iki. De ki “İki erkeği mi haram kıldı? Yoksa iki dişiyi mi ya da o iki dişinin rahimlerinin, kendisini kapsadığı yavruları mı? Yoksa Allah, bunları sizlere tavsiye ettiği zaman şahid miydiniz?” Hiçbir bilgiye dayanmaksızın insanları saptırmak için Allah’a karşı yalan uydurup iftira düzenden daha zalim kimdir? Şüphesiz Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez. En’am Suresi, 144. Ayet meali Şirk koşanlar diyecekler ki “Allah dileseydi ne biz şirk koşardık, ne atalarımız ve hiçbir şeyi de haram kılmazdık.” Onlardan öncekiler de, Bizim zorlu-azabımızı tadıncaya kadar böyle yalanladılar. De ki “Sizin yanınızda, bize çıkarabileceğiniz bir ilim mi var? Siz ancak zanna uymaktasınız ve siz ancak “zan ve tahminle yalan söylersiniz.” En’am Suresi, 148. Ayet meali De ki “Gerçekten Allah’ın bunu haram kıldığına şehadet edecek şahidlerinizi getirin.” Şayet onlar, şehadet edecek olurlarsa sen onlarla birlikte şehadet etme. Ayetlerimizi yalan sayanların ve ahirete inanmayanların heva istek ve tutkularına uyma; onlar birtakım güçleri ve varlıkları Rablerine denk tutmaktadırlar. En’am Suresi, 150. Ayet meali De ki “Allah’ın kulları için çıkardığı ziyneti ve temiz rızıkları kim haram kılmıştır?” De ki “Bunlar, dünya hayatında iman edenler içindir, kıyamet günü ise yalnızca onlarındır.” Bilen bir topluluk için ayetleri böyle birer birer açıklarız. Suresi, 32. Ayet meali De ki “Rabbim yalnızca çirkin-hayasızlıkları -onlardan açıkta olanlarını ve gizli olanlarını,- günah işlemeyi, haklı nedeni olmayan isyan ve saldırıyı’ kendisi hakkında ispatlayıcı bir delil indirmediği şeyi Allah’a şirk koşmanızı ve Allah’a karşı bilmediğiniz şeyleri söylemenizi haram kılmıştır.” Suresi, 33. Ayet meali Ateşin halkı cennet halkına seslenir “Bize biraz sudan ya da Allah’ın size verdiği rızıktan aktarın.” Derler ki “Doğrusu Allah, bunları inkar edenlere haram yasak kılmıştır.” Suresi, 50. Ayet meali Onlar ki, yanlarındaki Tevrat’ta ve İncil’de geleceği yazılı bulacakları ümmi haber getirici Nebi olan elçiye Resul uyarlar; o, onlara marufu iyiliği emrediyor, münkeri kötülüğü yasaklıyor, temiz şeyleri helal, murdar şeyleri haram kılıyor ve onların ağır yüklerini, üzerlerindeki zincirleri indiriyor. Ona inananlar, destek olup savunanlar, yardım edenler ve onunla birlikte indirilen nuru izleyenler; işte kurtuluşa erenler bunlardır. Suresi, 157. Ayet meali De ki “Allah’ın sizin için indirdiği sizin bir kısmını haram ve helal kıldığınız rızıktan, haber var mı? Söyler misiniz?” De ki “Allah mı size izin verdi, yoksa Allah hakkında yalan uydurup iftira mı ediyorsunuz?” Yunus Suresi, 59. Ayet meali Şirk koşmakta olanlar dediler ki “Eğer Allah dileseydi, O’nun dışında hiçbir şeye kulluk etmezdik, biz de, atalarımız da; ve O’nsuz hiçbir şeyi haram kılmazdık.” Onlardan öncekiler de böyle yapmıştı. Şu halde elçilere düşen apaçık bir tebliğden başkası mı? Nahl Suresi, 35. Ayet meali Yahudi olanlara da, bundan önce sana aktardıklarımızı haram kıldık. Biz onlara zulmetmedik, ancak onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı. Nahl Suresi, 118. Ayet meali İşte böyle; kim Allah’ın haram kıldıklarını gözetip hükümlerini yüceltirse, Rabbinin Katında kendisi için hayırlıdır. Size haklarında yasaklar okunanlar dışındaki hayvanlar helal kılındı. Öyleyse iğrenç bir pislik olan putlardan kaçının, yalan söz söylemekten de kaçının. Hac Suresi, 30. Ayet meali Ey Peygamber, eşlerinin hoşnutluğunu isteyerek, Allah’ın sana helal kıldıklarını niçin haram kılıyorsun? Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir. Tahrim Suresi, 1. Ayet meali “Benden önceki Tevrat’ı doğrulamak ve size haram kılınan bazı şeyleri helal kılmak üzere size Rabbinizden bir ayetle geldim. Artık Allah’tan korkup bana itaat edin.” Al-i İmran Suresi, 50. Ayet meali Allah Dedi “Artık orası kendilerine kırk yıl haram kılınmıştır. Onlar yeryüzünde şaşkınca dönüp duracaklar.’ Sen de o fasıklar topluluğuna üzülme.” Maide Suresi, 26. Ayet meali Onlar, yalana kulak tutanlardır, haram yiyicilerdir. Sana gelirlerse aralarında hükmet veya onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirecek olursan, sana hiçbir şeyle kesin olarak zarar veremezler. Aralarında hükmedersen adaletle hükmet. Şüphesiz, Allah, adaletle hüküm yürütenleri sever. Maide Suresi, 42. Ayet meali Onlardan çoğunun günahta, düşmanlıkta ve haram yiyicilikte çabalarına hız kattıklarını görürsün. Yapmakta oldukları ne kötüdür. Maide Suresi, 62. Ayet meali Bilgin-yöneticileri Rabbaniyyun ve yüksek bilginleri Ahbar, onları, günah söylemelerinden ve haram yiyiciliklerinden sakındırmalı değil miydi? Yapmakta oldukları ne kötüdür. Maide Suresi, 63. Ayet meali Haram ile ilgili ayetler konumuzdan sonra sitemizde mevcut diğer haram ve helal konularımıza aşağıdaki linklerden kolaylıkla ulaşabilirsiniz… Semih YAŞAR Haram Aylarla ilgili Hadisler Haram Aylar ile ilgili Ayetler Helal kazanç ile ilgili ayetler Haram ile ilgili sözler Helal ile ilgili sözler

haram yiyenler ile ilgili hadisler